Heyya.
Öncelikle belirtmeliyim ki, bu öylesine bir yazıdır. Yani çok sayın gizemli okuyucuma ithaf edeceğim yazı değil. Yine de bunu da okuyup, hoşuna gitmesini umarak, başlıyorum.
Son bir kaç haftadır elime geçen her kitabı okumaya başladım. Böyle yapmak pek yaramadı bana galiba, çok tuhaf şeyler düşünüyorum.
Neyse asıl yazmam gereken şeye gelirsek..
Nasıl bir hayat bu?
Yaşamaktan kasıt ne?
Doğuyoruz, büyüyoruz. Sonra okul başlıyor. Onu okuyoruz, bitiyor. Tam kurtulduk derken çalışma hayatı başlıyor. Bir de evlilik var tabii. Evleniyorsun, çocukların da oluyor, illa ki. Sonra onları büyütüyorsun, okula başlıyorlar, evleniyorlar... Kısır döngü. Ben böyle bir hayat istemiyorum. Yıllardır süregeldiği gibi yaşayıp, aynı şekilde ölmek istemiyorum.
Yatağımda, yanımda çok sevdiğim(?) kocamla mutlu bir şekilde ölmek istemiyorum.
Belki bir tepeden denize, sırf zevk için atlayarak ölmeliyim ben. Ya da çocuk büyüterek değil de, içimdeki hiç büyümemiş çocukla yaşamalıyım.
Ne için varım ben bu hayatta? Sıradan bir şekilde, yaşayıp ölmek için mi?
İstemiyorum.
Çok ünlü birisi olmalıyım ben. Herkes arkamdan konuşmalı, ama bana saygı duymalı. Arkamdan konuştuklarını bileyim. Bileyim ki onların hayatında aslında sürekli benden bahsederek, bana nasıl da imrendiklerini anlayayım. Benim yerimde olmak istediklerini bileyim.
Biliyorum ki bu hayatta istediklerini gerçekleştiremeyen insanlar, hayal ettiklerini yapan birini gördüklerinde onu izler ve onun hakkında konuşurlar. Seyirci olurlar ve kahramanın hikâyesini dinler, anlatırlar.
Ben seyirci olmayacağım.
Seyredileceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder